Farazi & Kodes Kahra
Gökyüzünün Rengi Yok
["Gökyüzünün Rengi Yok" ft. Sinan Öktem için şarkı sözleri]

[Verse 1]
Duvarda asılı ucuz resim düştü, parçalandı
Uyandı gürültüye ve biraz saçını karıştırdı
"Saat kaçtı, neden böyle puslu odanın içi?"
Üşendi kalkmak için, yine yatınca geçti içi
Çalar saat çaldı yorgun argın uyansa da
Eline dolan suyun kireç kokusu yüzünde
İşine geç kaldı, zaten duramaz hiçbir sözünde
Bu kış gününde nasıl büyüdü yolu da gözünde
Yollar oldu yıl ve yetişti ilk metroya
Kalabalık bir çığ gibiydi, katıldı son konvoya
Kapattı gözünü, kapalı kalma hissi zorladı
Sıktı dişini bi' kaç durak, kapı açıldı, fırladı
Yine o kızla karşılaştı kırık merdivende
Gözü takıldı yukarı, "Gökyüzünün rengi ner'de?"
Kimisi der ki "Siyah", kimisi "Çalıyor laciverte"
Belki kendi mavilerde, belki mavi sahiden de
Vedalaşıp baktı, değiştirdi konumunu
Sabah sabah kız aldıysa suyun kireç kokusunu
Adımlarını ekle şehrin ucuz dokusunu
Konu bu mu, bugün sahi konu bu mu? (Ha?)
"Hay aksi, cüzdan evde kaldı" diyip girdi işe
Bıraktı nevaleyi ve yavaş yavaş gitti çişe
Ayılmak istiyordu, otomatından aldı şişe
Saat sekiz buçuk, biraz sonra başlar işe
[Nakarat]
Bu öykü simsiyah ve kimsenin de keyfi yok
Duvarlar aşılmaz ve gökyüzünün rengi yok
O ruhum umutsuz ve bunun başka dengi yok
İnan ki çare yok, hiçbir şeye çare yok
Bu öykü simsiyah ve kimsenin de keyfi yok
Duvarlar aşılmaz ve gökyüzünün rengi yok
O ruhum umutsuz ve bunun başka dengi yok
İnan ki çare yok, hiçbir şeye çare yok

[Verse 2]
Çıkmadan on beş dakika önce içti kahvesini
Sokağa ulaşmadan yere tükürdü telvesini
Eli cebinde kısık sesle çaldı ıslık
Eskiyen bi' melodi dudaklarına eşlik etti Kışlık eski—
—ucuz montu yansıdı vitrin camında, güldü
Büfeden aldı sigara, açtı bir dal, yaktı
Dudaktan küfürle bir oldu, çıktı duman bin oldu
Yere döküldü, kül oldu
Bilseydi yakınken sonu böyle batar mıydı şehrin içine defalarca?
Geriye sarsa filmi yaşanmış bütün bu hatalarla
Tedavi yok ki, kendi derdi yeter hastasına
Doğum gününde yok ki bu mum koyan pastasına
Evine vardı, saat epey geçti, yorgundu
Gerekti ılık bi' duş, bir fincan da kuşburnu
Şimdi kış durdu, beynin içi de alev alev
Yatağa serdi postu, "Gece çökünce biter ödev"
Gözünü açtı, ev arkadaşı yoktu yerinde
Başı dönünce tutundu birden duvardan eliyle
Kana dokundu, şaştı kaldı
Koridor öyle kan gölüydü
Yerde iki ceset, koltukta bir kişi
Ve eline baktı, silahı gördü; adam işaret etti, oturdu
Bu güne kadar yaşama nedeni bu muydu?
Sanki durdu zaman, film şeridi başlamıştı
Adamı hatırladı, merdivende rastlamıştı
[Nakarat]
Bu öykü simsiyah ve kimsenin de keyfi yok
Duvarlar aşılmaz ve gökyüzünün rengi yok
O ruhum umutsuz ve bunun başka dengi yok
İnan ki çare yok, hiçbir şeye çare yok
Bu öykü simsiyah ve kimsenin de keyfi yok
Duvarlar aşılmaz ve gökyüzünün rengi yok
O ruhum umutsuz ve bunun başka dengi yok
İnan ki çare yok, hiçbir şeye çare yok